'Biz ki hasreti edeple yaşarız.'
Adını duyunca televizyona kenetleniyorum. Sanıyorum ki şu dünyada en son aklıma gelecek olan şeydi seni akşam haberlerinde duymak. Bu yıl epeyce geç saatlere düşen iftarı beklerken birden midemde bir ağrı hissediyorum. Ne hakkında konuşacağını, seni neden oraya çağırdıklarını anlamak istiyorum. Odaklanıp kavrayamıyorum. Ekranda saçların beliriyor adından sonra ekranda, parmak uçların, tırnakların, konuşmaların. Konuşmalarına yan odada annesiyle kızımın sesi karışıyor biraz, olsun. Ben şu anki şaşkınlığımı şeref meselesine karıştırıp bozmak istemiyorum. Bu bir ihanet midir? Sanmam. Yıllar gözlerini hiç değiştirmemiş ya asıl sana böyle bakmasam adilik.
Kızım koşturuyor sen konuşurken. Ona derinden bir sarılma isteği duyuyorum. Bir görebilsen onun minik ve beyaz ellerini. Aynı karımın güzel elleri gibi. Şu vakte kadar, iftara 1 saat kalan şu ana kadar sana hayatımın tüm vaziyetlerini anlatmakla ilgili hiçbir bahis yoktu zihnimde. Oysa şimdi, şu evin içinde ne varsa, havada dolanan toz zerreciklerine kadar bilmeni istiyorum senin. Bu hislerimi kızımın saçlarında unutmak için tutunuyorum ona. Acaba diyorum, çocukken seninle, senin ağzından açtığım oruçlar gibi onunla oruç açacak kadar dahi biri onu sever mi?
Karım geliyor içeri. güzel giyinmiş. Şaşırıyorum ama aklım tamamiyle orada olamıyor. Bir yandan seni görmesin istiyorum. Bir yandan görse de rahatlasam diye düşünüyorum. Yerde bir yandan kızımla boğuşurken bir yandan sana ve ona bakıyorum. Gözü bir an sana takılıyor. Başını çevirmesiyle geri bakması bir oluyor. Sanki sen de o an ona bakıyorsun. Kahküllerin gözlerini ortaya çıkartmış. O da bunu görüyor. Ne konuştuğunun bir önemi yok artık, zaten anlayamamıştım ama ortada asıl ne olduğunu şimdi bir tek kızım bilmiyor.
Orucumuzu açıyoruz. Salonumuzun sarı ışığında sofrayı toplarken yemeklerin ne kadar lezzetli olduğunu söyleyip boynundan öpüyorum onu. Ama artık evimizde bizi gözetleyen sen varsın. Bir duman gibi evimize sızdın. Kutu açıldı, kartlar fırladı içinden sanki. Soru işaretleri, anılar hepsi dağıldı. Bunu hepimiz biliyoruz.
Kalan yemekleri dolaba koyacağım. Dolapta bir pasta var. Nasıl unutmuşum? Nasıl unuturum bugünü?
O büyüyü her seferinde sen bozsan da.
Bir yaş daha, her şeyin farklı olabileceğinden kaçarak.
Nasıl unuturum bunu?
'Yürünür belki hiç dağılmazsak?'
Önerilen Şarkı: Dedublüman-Belki