2 Nisan 2014 Çarşamba

Elif'ten sonraya

Bir an önce yarının gelmesini istediğimiz günlerde güneşin bir türlü batmaması gibi, bir süredir uykularımı geceye teslim edemeyişim çoğaldı. Bunun sebebinin kulağımı parçalayan sesler olduğunu biliyorum. Havada ulu orta salınan bir tozun, masamda duran demir kaşığın üstünde oksijenle çarpışıp reaksiyona giren atomun ve hatta çayıma koyup çöpe henüz atılmayan limonumun yavaş yavaş küflenişinin sesi bile uyutmuyor beni!

Sabahları ise yanmak tam bir azap. Üstelik güneş penceremin önünde parlardı bilseydi o azabı. Gece yatarken kurduğum 10 adet çalar saati, sabah olunca tek tek kapatıp uyuyorum ve uyandığımda bu kapatışa dair bir anı bile hatırlamıyorum. Sonra geç kalınan kişiler, sonra aramayı unuttuklarım. Bunların hepsi nedenidir o ağzımdan kaçırdığım cümlenin.

"Ve sonra, o öldü."

Kendimi düşündüm. Sırt üstü yatıp yorganı kafama kadar çekip bir ölünün yerine koyarken kendimi. Sonra omzum açıldı yorganın içinde. Bir omzu düşündüm. Ben bir omuz olabilseydim bir dost mu bir sevgili olmayı mı isterdim mesela? Hiç gösterilmemişcesine kapalı mı durmalıydım gelecek bir kişi için, yoksa nasılsa bir omuz olduğum için herkesin görmesine izin mi verilmeliydim? Ben bir omuz olsaydım siyah olmak mı isterdim, ben bir omuz olsaydım beyaz olmayı mı dilerdim? Bir yağ bezem olur muydu; büyük siyah bir ben, biraz tüy? Geniş mi olmalıydım yoksa dar mı?

Ben bir omuz olsaydım kimin omzu olmak isterdim?

Bunu düşününce derinden sarsıldım. Kefenimi kaldırıp kitaplığıma yöneldim. Elsa'yı aldım. Aragon'u yeniden yeniden bağışladım kendime. O cümlelerde yatan hazinelerle tekrar zengin oldum, tekrar doydum sunduğu ziyafette. Elsa'yı gördüm. Benim yatağımda sırt üstü yatıp omzunu açan Elsa'yı. Bembeyaz ve zihninde aslında başka adamlara ait düşünceler de barındıran Elsa'yı. Yine de sadıktı Aragon'a ama. Sonra Aragon baktı o omza. Saatlerce izledi çıplaklığı. Bu bakış bile yetti Elsa'ya, kendi güzelliğinden emin olup doymaya. Sonra kavuştu istekleri, zaman geçti. Onların doyumlarını izledikten sonra kaçırdım ağzımdan o cümleyi.

"Tüm bu güzel şeyler yaşandı. Ve sonra, o öldü."

Kitabımı kaldırıp bir mektup yazdım. Her kelimesi aynı harflere çıkan ve baştan aşağı "vazgeçebilirim" yazan bir mektup. aralarına anlamsız sayılar da eklemeyi ihmal etmedim. Biraz da tarihi gün ve ay isimleri. "Vazgeçtim"yazdıkça daha çok inanırım gibi geldiği için tekrarladım defalarca. Bu bir veda mektubu olabilirdi. Dünyaya, herkese veya herhangi birine olabilirdi. Bunu neden yazdığımı şuan bilemiyorum. 

Sonra bir cümle yazdım mektubumun çok az yer kalmış olan sağ alt köşesine. 


Ve sonra o öldü...
Elif Külah...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder