19 Ekim 2016 Çarşamba

Elim zorla tuşlara basarken, ne yazayım? Bundan daha sesli nasıl bağırabilir insan, birisi daha ne kadar çabalayabilir kurtulmak için. Uykusuzluktan. Sebebi mi dersin, sonuç mu dersin. Fark etmez. Sonuçta "ne sen Leyla'sın ne ben Mecnun."

Şarkıların bendeki tesirini keşke somut bir şekilde gösterebilseydim size. O 2 şarkıyı o  evde bırakmıştım ama o evden 1500 km uzakta, başka dillerin konuştuğu bir ülkede aniden kulağıma geldi yeniden. Tezim için çalışırken, akşamken, yalnızken, dışarıda rüzgar varken, ağaçların yaprakları havada uçuşurken. Sonra bilgisayarı kapatıp aşağı indim. Sokağıma gittim yine. tam ortadaki bankta oturdum akşamken, yalnızken, rüzgar varken. Şimdi de ellerim buz. O an da buzdu. başka dillerin konuşulduğu bir ülkede ben nasıl tutup bambaşka anı şimdi gibi yaşayabiliyorum?

"Bende bir resmin var, yüzüme bakmıyor."

10 Ekim 2016 Pazartesi

Esmotumun doğum günü....

O bunları pek hatırlamaz, ben çok iyi hatırlıyorum. Sarı binanın önüne gelip ilk lise sınıfımı ararken koca bahçede "Burası 9/E mi?" diye sorduğum ilk kişiydi o. Sonra "gözlerin ne güzel, bu sınıfa gel." demişti. 9/E'ydi orası, ne güzel. ilk görüşüm o gündür onu. o bunları pek hatırlamaz, pek üzgün bir seneydi benim için. Hele sonlara doğru. Beni sınıfın arkasına götürür konuşurdu uzun uzun. teselli ve  ikna ederdi. Belki onun sayesinde bu kadar kolay, bu kadar çabuk. O bunları pek hatırlamaz, geceleri internetten konuşurduk sonraları. Yine beni teselliler, hala öyle değil mi? aradan 11 sene geçti. O  şunu hatırlar ki arada sırada birbirimize hal hatır sormalarla geçirdiğimiz bazı yıllardan sonra karşılaştığımız o yol da iyi ki var. O yol bazen taşlı olsa da bizim için, bazen zor günler geçirsek de yeniden beraber yıllar geçirdik. Kötüsünde iyisinde, yollarımız beraber çizildi. Sözler verdik yanyana, nişanlar gördük, düğünler gördük, mezun olduk, başka şehirlere gittik beraber, hatta başka ülkelere gönderdik birbirimizi. Canım arkadaşım, canına can olsun yeni yıllar. Bu sene senden uzakta, elimden gelen tek şey sana bir çok dilde seslenebilmek.

İyi ki doğdun Esmotum...
not1: Video sonlanmamıştır, son temizlik yapılırken trip atıldığı için acilen yüklenmiştir. Güncellenecektir.  :)

Not2: Video güncellenmiştir. :))))



8 Ekim 2016 Cumartesi

Eylülü geçip ekime gelelim. Ben burada sabahları tren sesleriyle uyanıyorum, yastığıma yarı aralık perdemden güneş düşerken. Sabahları kese kağıdına koyduğum küçük ekmeklerimle odama dönüyor, reçelle, balla güne başlıyorum. Ben burada sonbaharın iyice sığındığı sarı ağaçların altında oturuyorum. demir sandalyeli yerlerde kahve içip kitap okuyorum, sonra laboratuvara gidip çalışıyorum. Ben burada mermer meydana gidiyorum geceleri, orada şarkı söylüyorum. nehrin yanından geçiyorum odama dönerken. Ben burayı çok seviyorum.

Eylülü geçip ekime gelelim. Ben burada hasretle uyanıyorum. sabahları, (kolay değil ya) hemen telefona bakıyorum. 2 gündür yeni bomba haberi. Bizimkilere bir şey olmasın. korkuyu hep içimde taşıyorum. Uzaklar zor. hastalıklar zor. geride bıraktığım ve kısa süreliğine yeniden döneceğim evim, beni çağırıyor, hala başka yerler de beni çağırırken. dönmek zor. Ben burayı çok seviyorum.

2008'i geçip 2016'ya gelelim. Raflarda artık Türkiye'de bulunmayan parfüm. Hatırlıyorum, yeşil olan tek ben değildim. 3 gün üzerimden hiç geçmeyen, doğru, hala 3 gün kalıyor. unutmak zor. ben burayı çok seviyorum.

2011'i geçip 2017'ye gelelim. Ben buradan dönünce evleneceğim. kendimi bildim bileli nefret ettiğim bir şehir var, ağlaya ağlaya oraya gideceğim.

Ben burayı çok seviyorum...
Romanya