5 Kasım 2024 Salı

"Judit Aldozo işte bu yalnızlığın içine girdi."*


Hatırlıyor musun İşkence Bahçesini? Sevmediğimi bile bile beni her seferinde götürdüğün o bahçe, benim işkence bahçem. Renkleri başka biri, kokuları başka biri, dikenleri başka. Ben olmayan, benim dışımda. Şimdi yine oradasın, oradayız. Çok uzun zamanlar sonra, buluşmak için yeniden burayı seçtin ama senden önce, benim sana itiraf etmem gereken bir şeyler var.

Seni, derin düşüncelere dalan biri sanmam, büyük bir yanılgıydı. Bu cümleyi bir yerde mi okumuştum, yoksa uzun zamandır benim zihnimden mi geçiyordu bilmiyorum. Sonuç değişmez. Seni, başlarda beraberinde getirdiğin o tatlı günler gibi, sonsuz sanmam yanılgıydı işte. Farklı sanmam seni, aldanmam. Ben hep aynıydım. Aynı fikirler, tutkular, hisler. Senin fark ettiğim birkaç yalanına rağmen. değişmemeye çalıştım. Her salı ve perşembe, sözleştiğimiz gibi saat 12'de saçımı yapıp, güzel giyinip burada bekledim seni. Gül bahçesinde. Oysa ben gülleri sevmem, ben nefret ederim güllerden, güller başkalarıdır çünkü. Buna rağmen geldim, sırf sana yakın diye, sen fazla gelme diye, sen yorulma diye, ben gelirim hep, her salı ve perşembe, sonraları senin asla açıklama yapmadan gelmediğin o tüm salı ve perşembeler gibi. Gelip beklediğim, soğukta, sıcakta, yağmurda. İnsanlara yalan söyleyip, kapılarımı kapatıp, her şeyimi senin için ertelediğim o saat 12'ler. Senin bazen hiçbir şey söylemeden evinde uyuduğunu, bazen istemediğini, bazen başkalarına koştuğunu bile bile, belki gelirsin diye bekledim. Şimdi anlıyorum, büyük yanılgıydı bu. Şimdi şu eldivenlerimi bana verebilir misin?

Bütün bunlarda derin bir anlam var. O kutuyu açıp bakmanı çok isterdim. Kendi kalp kutunu, açsan göreceksin değişenlerini. Ama sen, fotoğraflarımıza bile asla bakmayan birisin. Senden bir fotoğraf istemiştim, 8 yıl önce. Çok uzun süre bekledim. Beklediğim, bildiğin başka çok şeyler de oldu. Sen duymazmış gibi davrandın. Duyduğun halde. Bildiğin halde beklediğimi. Ben bekledikçe, hiç istenmemiş ve söylenmemiş gibi davrandın. Tüm isteklerimi görmezden geldin. Senin kendine itiraf edemediğin bu. Şimdi hikayemize dair görebildiğim en net çıkarım bu. Biliyor musun, bunları içimde büyük bir rahatlıkla yazıyorum. Hepsinin hesabını 8 yıl tuttum. Üşüdün mü?

Bunca zaman sonra kendime çok zor itiraf ettiğim şeyler oldu. Bizi büyülü ve geçmez sanmıştım. Senin bir duruşun vardı ve benim içine giremediğim ya da senin beni içine almadığın bir hayatın. Sen o hayat ve benim aramda köprü kuramadın. Ben buna alışmaya çalışırken, beni önemsizleştirmeni normalleştirmemi çok sevdin biliyorum. çünkü kolayına gelmişti. Hayat böyledir ve kibir kötü bir şeydir. sen kibirli biriydin. beni, kötü ve değersiz hissettirdiğini bile bile inkar ettin ama ben olanları daima gördüm. Birazdan kalkalım mı?

Kendini benim tarafımdan görmeni çok isterdim. Beni kuruntudan başka hiçbir şeyle bırakmadığın tüm o zamanları, beni sana geldiğim her an boşlukla beslediğini, senin için sıradan olan birine bile bana özendiğinden daha çok özendiğini gör isterdim. Bunları bile bile bu gül bahçesine gelmeye devam ettim, pardon işkence bahçesi.

Sana uzaktan baktığımda her şeyi anladım, içindeyken göremediklerimi. Şimdi senden itiraf etmeni istediğim bir kaç şey var. Neden gülleri sevmediğimi ve buradayken acı çektiğimi bile bile buluşmak için hep bu gül bahçesini seçtin? Birinin senin gelmeni ya da aramanı istediğini defalarca söylediği için bildiğin halde onu karşılıksız bırakmak sana ne hissettirdi veya amacın neydi? Bunu neden yaptın? Kayıtsız kalmayı nasıl başardın?

Çok susadım, hadi gidelim. Seni dinlemek istemiyorum. Zaten 8 yıl geçti. Artık konuşacaklarımızın bir önemi yok. Benim dünyadan bihaber olduğum bir döneme gelmiştin, çok inanmıştım, işin özeti bu. Ama unutma, kibir kötü bir şeydir. Şu elimdeki radyoyu almak ister misin, çok şarkı tutmuştum, seversin.

*İşin Aslı Judit ve Sonrası

Önerilen Şarkı: Canozan-Seni gördüğüm an

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder