26 Nisan 2015 Pazar

alıntılar dünyasından anlatılar.

Bir yeni öyküdür; her yeni insan, daha önce konuşulup paylaşılmamış her söz, ilk kez ağızdan dökülenler ve yıllardır hiç yanmamış bir bacadan bir anda fırlayan o duman. Siz bunu bazen o kamyonların egzozundan fırlayan koyu, leş hava atıklarına benzetebilirsiniz, bense bazen su kulelerinden salınan buharlara benzetirim. Şehri griye boğan tüm insanlara inat, biz insan seviyoruz kardeşim... Biz seveni seviyoruz doğduğumuzdan beri. Günümüze güneş gibi doğanı seviyoruz, dostu düşmanı seviyoruz biz.


Bir akşam biliyorum. Garip bir hikayedir. İnsan oturup yazar  mı şans eseri karşılaştığı 1 saatlik arkadaşına, yazılırmış. İnsan üzülür mü "görüşürüz." demek yerine "görüşmek üzere." deyişine, üzülürmüş. İnsan yanar mı hiç tanımadığı bir insanı kaybedişine, yanarmış. İnsan ister mi sonsuza süren deyişleri, istermiş.

 "Değil mi ki o."
"Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, 
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez."

Bir yeni öyküdür, şuramda kalır sonsuza, saklarım, büyütürüm yine yaza yaza. Yalnız ben değil, bin kişi yandı sonuçta. Şu benim aklımdaki soyut bacam tüttükçe sanırım ki günler hep güzel geçecek.

"Şairliğimle yetinir, avunurum."

"Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e 
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama."

Bu da size alıntılar dünyasından anlatılar olsun. bazen ben bile yetemiyorum kendimi anlatmaya, bu da size delilim olsun. Ben bugün gökyüzüme kavuştum sayın, bu cümleler de benim kolum kanadım olsun. Bir gündüz uyanınca gökte görürsünüz, satırlarım da size hatıram olsun.

Elif. Külah'landı.

4 Nisan 2015 Cumartesi

Bir deniz biriktirdim kendime. İsteklerimle ve hayallerimle dolu bir okyanus. Balığım, yosunum hatta batmış gemilerim bile var. İçlerinde bana önceden birinin anlattığı eski tarak kutusu gömülü. Yine de suyumun üzerinde taşıdıklarımla yetiniyorum, yetiyorum kendime. Maviliğime dalıyorum, yeşilliğime, erik gözlerime mutluluk yakışır diyorum bazen, erikler yalnız gülerken güzel, sıcak yaz günlerinde denizle iyi gider erikler. Bazılarını da denizimde bile yüzdürürüm. Karşı kıyıya ulaşır, başarırım belki tüm suyu geçerim sonra herkesi yener ve kurtulurum batmış gemilerimden. Unuturum çürüyen tarak takımı kutusunu.

Bir garip yol bu yaşadığım. Çöpe atılan 5 sene. Hayalini kurduğum gelecek 5 sene. 10 yıl geriden başladım ben hayata ama yine de 10 yıl öndeyim kimisinden. Tek başıma, her şeyi öğrenebilmek adına geçirdiğim onca uykusuz gece.

Sanmayın ki kader denilen pazarda satılan renkli paketli bir şey, olsaydı yeşilini alır yazardım kendime. Kader pembe değil.

Bir yeni kader pazarı hikayesi yolda, yağmurlu bir günde "Kayahan" dinleyip çıktığım yolun kenarındaki rengarek kader pazarı.

İyi seyirler bana, ömrüm uzun, yolum zor.
Başaramazsın diyenlere daha çok sözüm var.