*
Kimse bilmez. Girdap dolu bir deniz, senin için,
Ben eğilip de kalbini öptüm senin,
Dalgalarınla boğuştum, karanlıkta boğuldum.
Uçurumlarına kadar gittim ben senin.
Kimse bilmez ki koca koca ellerin bir şeyleri anlatmaya çalışırken havada nasıl dönerdi ve düşüp benim içimi yaralardı ki ben bunun tamamen kader olduğuna inanarak kendimi sana karşı gelmemeye ikna ederdim ve bu her seferinde bizim sonumuz olurdu çünkü sana karşı koyabilmek bizim tek kurtuluş yolumuzken ben bu derinliğe düşmeyi yeğlerdim sanki tek çıkış yolu buymuş gibi ki sonunda o kuyuların ardında, dibinde sen yoktun ve ben bunu kendi adım gibi bilirdim ancak yine de göze alırdım çünkü tek bir an, bir saniye yeterdi, senin girdap dolu içini öpmek ve dalgalarında boğuşup karanlıklarda boğulmak ve uçurumlarından sonuma atlamak benim tek çıkış yolumdu.
Ama ucunda senin olmadığın yollar yol değil ki. Yol mavi.
Deniz mavi, sen mavi.
Şiir seçiyorum, şiir mavi.
göğe bakıyorum, göğ mavi,
hür mavi, can mavi, göz mavi.
Bunu kimse bilmez ki.
Elif gözlerin neler görüyor dedi. Mavi yollar dedim.
Falda yol var. Uçaklara binip gideceğim. Başka ülkelere. Dua et.
Sonra dedim kafayı yedim, bunu da bil.
*Fotoğraf alıntıdır.
*Fotoğraf alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder