İŞKENCE BAHÇESİ
Elinde yıllardır sakladığı kuru çiçeklerle dolu, özenle kurdelelere sardığı kutuyla oturdu. Başını kaldırıp göğe baktı, uzaklarda yağmurlar. Görmese daha iyiydi, telaş yapacaktı şimdi. O gelene kadar bulutlar da yetişir, dökerler kendilerini kendi gibi diye düşündü. Bilemedi bu sefer 1 saat mi beklerdi, 2 saat mi beklerdi, belki 3 saat ve sonunda onu başkalarıyla görürdü belki. Bir kez daha yüzüne bakabilmek için beklediği gül bahçesinde, şimdi bu kutuda o günden ve o bahçeden de bir kuru gül var, saatler sürmüştü bekleyişi. Hayatının o döneminde gülleri sevmezdi ama ne için? Gül şerbetleri içmezdi, gül sularını kabul etmezdi, gül rengi bile giymezdi. Gerçekten, ne için? Bir mayıs için mi, bir haziran, bir şifa hastanesi yüzünden mi, yağmurdan mı, şimdi şurada duran buluttan mı, kim için?
Bekleyişi 1 buçuk saat sürdü. Yağmurlar yağdı bu sürede, bulutlar başka yerlere bile akıp gitti. Bir şeylerin eskidiğini düşündü. Eldiveninin eskimesi gibi, kol saatinin kordonunun renginin değişmesi gibi, saçlarının uzaması gibi, kestirmesi gibi. Bir nisan yağmurunu bekler gibi, yoksa mayıs mıydı, bekleyişin bile eskidiğini düşündü. Eski hazzının kalmadığını, sabrının bittiğini, kutusundan bile bir gül gibi soğuduğunu hissetti. Kurtulmak için bir neden bulmaya çalıştı, bugün, 1 buçuk saat sonra o geldiğinde hayatına 12 sene önce bıraktığı, kaldığı yerden devam edebileceğini. Bugün bu kutuyla birlikte kurtulabilirdi, bir gül sevebilirdi, kuruyan dallar yeniden yeşerebilirdi, gülebilirdi, birilerini sevebilirdi; yağmurlardan sonra, 12 yıldan sonra mutlu olabilirdi.
Bekleyişi 1 buçuk saati geçti. Geliş yine aynı kaypak gülüş. Sanki 1 buçuk saat önce buluşmak için sözleşmemişlerdi. Ellerinden ıslak eldivenlerini sıyırdı onu görünce, avuçlarıyla yanaklarını kontrol etti, 12 sene sonra bile nasıl bu kadar heyecanlandığına şaşırdı. İşkence gibiydi his aslında. Ne için?
Aynı kaypak gülüşle gelmişti işte. Yanına bile oturmamıştı, yağmur döküldüğünden ve hatta sanki o yağdırmış diye azar bile işitmişti. O bekletmiş gibi, 1 buçuk saat. Gül bahçesine gideceklerdi, öyle isteniyordu. Yağmurdan korunaklı, sırf bu yüzden mi? Gül bahçesi, işkence bahçesi.* Gitmek istemedi, istemiyordu. Direndi. Direnmeye çalıştı. "Ben seni sevmiyorum ki." dendi, "Neye güvenerek bu ısrar?"
Kurtulmak istedi, bu sefer, bu yalandan da. Kaç kez denediği, yapamadığı, ağlasa da, düşünceleri değişse de, kirlense de hepsi.
"Okuduğum kitaplardan, dinlediklerimden bir çok şey hatırlıyorum. Hiç unutmadım. Niye unutayım ki, hepsini sakladım. Bir havuz gibi, içinde yüzdüğüm bir havuz gibi biriktirdim hepsini. Gönlümdeki boşluk gibi havuz. Başında beklediğim, kaçıp gitmek istediğim hatta kaçıp gittiğim zamanlar oldu. Her seferinde geri döndüm. Evim gibi, doğduğum yer. Sen. Şimdi bu havuzda, bir zamanlar benim dinlediğim şarkıları başkaları dinliyor. Gül bahçesinde. İşkence bahçesi. Ve sen bile isteye
aslında bildiğimiz, aramızda hep bulunan o gizi, benim sakladığım bu gizi savurup durdun. İşkence gibi. Ne için? Kurtulmak istesen giderdin, ben gül bahçesinde seni 3 kere affettim, kalmak istesen affedebilirdin. Ama korkan sendin. Köpekten korkar gibi. Vehimlerinin içinde harcanıp gittin. Hain. Bak şundan sonra gül bahçeleri benim dostumdur, güller, gül şerbetleri, gül kokuları, gül renkleri en yakın arkadaşımdır benim."
Eldivenlerini bıraktı yanına, ellerini uzattı.
"Bak, bu seninle aramızdaki giz. Öyle say. Fırlatıp atıyorum ki önüme yol açılsın. Senin bunu da yapacağın yok. Yazık ki bir ömrü ziyan ettin. Ne için, kim için?"
Konuşması 1 buçuk saati geçti. Gitsin istedi. Yorulmuştu. Elleri yorulmuştu, dünyaya bakış açısı, yanakları, kutusu, içindeki kuru çiçekler, gül bahçesinden kopardığı gül ve 12 yıl. Bundan sonra gülleri seveceğine söz verdi. "And olsun, gülleri seveceğim, beni ne olur bırak."
Kutuyu bıraktı. Biriktirdiği hatıraları. Elinde olsa şarkıları da bırakırdı ve kokuları. Eldivenleri aldı. Son kez çıktı sesi kutusunun yanında:
"Gül bahçesini sen de unutamazsın."
*Selim İleri-Destan Gönüller
Şarkı önerisi: Fikret Kızılok-Kalbim
Peki gül yağı şişesini kim kırdı?
YanıtlaSil