"Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu,
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri."
Cemal Süreya
Tam 1,5 yıl önce Erasmus sınavını kazandığımda, döndüğümde her şeyi uzun uzun anlatacağıma dair kendime verdiğim sözü yerine getirmeye hazırım sanırım. Bunun için derin bir nefes almalıyım, ama öyle derin ki, çünkü çok özledim, o kadar özledim ki Timişoara'yı...

Ailemle daha önce Türkiye'nin tüm şehirlerini ve Balkanları gezme fırsatım olmuştu ama ben hep uzun süre yaşamak istemiştim. Elbette kafamıza göre gezebilmemizin tek nedeni: Yeşil Pasaport.Ben 2 sene önce hem çalıştığım için hem de yaşımdan dolayı yeşil pasaport hakkımı kaybettim. Yüksek lisans yaparken Erasmus sınavına girdim ve ilk tercihim Romanya olmuştu. Diğer ülkelerin dil sınavında bir baraj isteyebileceğini duymuştum, Romanya için 50 yeterdi. Ben de bu yüzden orayı seçtim ve sonuçta gitmeye hak kazandım...
Erasmus sınavını kazandıktan sonra bazı prosedürler başladı. Karşı tarafla ders eşleştirmesi yaptık. Sanırım o aşamada bir sorun oldu. Çünkü ben yüksek lisansta ders dönemimi bitirmiş, tez aşamasına geçmiştim ancak orada yine de ders aldırdılar. Oraya gidince gördüm ki benimle aynı aşamada olan diğer arkadaşlarım ders almamıştı. Bu yüzden eğer benim gibi giderseniz okulunuzu defalarca uyarın, sonra benim gibi yüksek lisansınız uzamasın.
Ders eşleştirmelerinden sonra sağlık raporları (özellikle belirtecekler, en az 1 yıllık, 30.000 Euroluk cenaze masraflarını da karşılayan olmalı, yoksa oturum izni sırasında sıkıntı yaşarsınız, yaşayan oldu. Size belgeyi verirken 2 ya da 3 kopya alın derim. Çünkü ıslak imzalı isteyen yerler olur ve elinizde fotokopiyle kalakalırsınız. Benim gibi döndükten sonra tekrar yurt dışı planınızda bir daha sağlık sigortası peşinde koşmayın derim. :) ), pasaport fotokopileri gibi belgeleri hallettikten ve karşı tarafa ilettikten sonra kabul mektubu gelecek ve siz vizeye başvuracaksınız. (Pasaportla ilgili şunu söylemek istiyorum, ben yine 1 önceki sene iptal olan bilmem kaçıncı yurt dışı planı için bordo pasaport almıştım 1 yıllık ve süresi henüz dolmamıştı. eğitim için gittiğim için okuldan öğrenci belgesi ve "2 yıl ücretsiz kullanabilir" yazılı belge aldım ve harç parası ödemeden yalnız 80 TL defter ücretiyle pasaportumu yeniledim. Bir önceki pasaportumdan kalan günleri de eklediler. Örneğin 18 ağustosta bitecekken ben mayısta aldım pasaportu. seneye mayısta değil de ağustosta bitirdiler son kullanımı. Bu bilgi de işinize yarayabilir. Okuldan aldığım belgeyi vergi dairesinde falan mühürlettim, o prosedürleri unutmayın, gerçi mutlaka Uluslararası İlişkiler Ofisi hatırlatır.) Romanya'da vize işleri biraz sıkıntılı. Kabul mektubunu beklediğiniz için, kabul mektubu da oldukça geç geldiği için telaş yapacaksınız, yapmayın. Bütün gidecek kişiler aynı sorunu yaşadık, bizden sonrakiler de yaşadılar. Vize için önce İnternet'ten randevu alacaksınız. Randevu sırasında online olarak belgelerin yüklenmesi gerekiyor. Bu sırada kalacak yer belgesi, kabul belgesi gibi başlıklar var. Bizim kalacağımız yurt ile ilgili bilgiler kabul belgesindeydi, dolayısıyla 2 başlığa da aynı dosyayı yükledik, siz de aynı durumda olursanız şaşırmayın. Yüklemeyi yaptıktan sonra bir PDF indireceksiniz. Burada bir barkod da var. Bu belgeyi almayı, kaydetmeyi ve çıktı almayı hatta randevu gününde yanınızda bulundurmayı sakın unutmayın. Yoksa gidip tekrar kayıt yapmanız gerekecektir. Bölgesel olarak Ankara veya İstanbul'a yönlendirecekler sizi. Sanıyorum İstanbul hemen size randevu veriyor ancak Ankara'da geri dönüldüğünü hiç duymadım. Bu yüzden 1 hafta bekledikten sonra kalkıp gittim. Biraz sert davrandılar, niye geldin falan dediler, ben de biraz çıkıştım onlara hatta tartıştık :) ama sorun olmadı, korkmayın :) Romanya'ya gidince öğrendim ki tüm arkadaşlar benim gibi yapmış. Hemen başvuruyu aldılar, 2-3 haftaya çıkar dediler ancak 10 gün içinde çıktı. Elinizde ne belge varsa hepsini götürün. Burada da belgelerinizin hepsinin fotokopisini hatta 2 kopyasını yanınızda bulundurun. Ne olur ne olmaz diye yurt dışına çıktığınızda da bulunsun kopyalar. Ben hesabıma hiç para aktarmadım, bakın bu hibe belgem, hibemle geçineceğim dedim. Siz yine de bir miktar yatırın tabii :)
Biz Romanya'ya ailece gideceğimiz, biraz gezeceğimiz için ben bir de Schengen vizesi aldım Yunanistan'dan. O da 4-5 gün içinde çıktı. İşte bu aşamada hesabıma yüklü bir miktar para yatırdım ve babamdan tüm masrafları karşılayacağına dair dilekçe aldım. Emekli olduğuna dair vergi dairesinden belge aldık, evin tapusu, ehliyet fotokopisi, arabanın yeşil sigortası vs... Yine tur planları, oteller, yiyecekler. Bu sefer sanırım 14 gün sürdü. yine 6-7 ülke gezdik. En son ülke Macaristan'dı, Romanya'nın Timişoara bölgesinden geldik Romanya'ya...
Oldukça gergindim, yaklaştıkça hem seviniyor hem korkuyordum. Timişoara'ya girdiğimizde akşam üzeriydi ve neredeyse ağlayacaktım. Çok kötüydü. Önce ailemi otele yerleştirdik, sonra benim yurduma geçtik ve yine yurda girince daha kötü oldum. Yurdun karışık olduğunu biliyordum ama tuvalet ve banyo en azından ayrı olur diye düşünmüştüm. O kadar sesliydi ki seslere karşı aşırı hassas olan ben, dedim ki yapamayacağım... Odam oldukça pisti. O gece annemler yurttan giderken Türk birini görmüşler, merdivenlerden inerken telefonla konuşuyormuş ve Beşiktaş forması varmış:) Sezer'le hemen odama geldiler. Onlar gidince de Ömer'le tanıştım. Kendimden birileri olunca rahatlamıştım. (Sezer ve Ömer kalp ben) (Korkmayın, sonradan anladım ki bu sesler yurda yeni yerleşme sesleri, sonrasında bir daha asla o kadar ses olmadı :) )
Ertesi gün ailemle şehri gezdik. Bir gün önce bende oluşan tüm düşünceler silindi gitti. Masal gibiydi, çok güzeldi. Hemen Iulius Mall'a gittik. Auchan'dan alışveriş yaptık. (Iulius Mall çok büyük bir AVM. Her şey bulunuyor. Yurttan ve merkezden yürüyerek gidebilirsiniz, biraz uzun sürebiliyor, yarım saat-45 dk kadar. Soğuk olmadıkça gidilebilir bir mesafe. Onun dışında yurttan otobüsler de var. Auchan ise Iulius Mall'un içindeki Migros gibi alışveriş yeri. Dönemsel olarak içerisini değiştiriyorlar ve ben acaba bu hafta ne yaptılar diye sürekli gittim, hafta içi hep oradaydım diyebilirim. Kış sezonundaysanız Halloween, Christmas, black friday ve kış çaylarını kaçırmayın derim. Bir de sanırım 1 Aralık Romanya için çok önemli bir gün ve etkinlikler oluyor, bu dönemde de yöresel hediyelikler bulmak mümkün. Ara sıra da antika, el emeği şeyler sergileniyor. Bir de biraz daha uzak olan Shopping City var. Burada da kışın buz pateni falan oluyor. Iulius Mall'a göre daha küçük ve yeri biraz daha alt kesimin olduğu yer. Ama ben buraya da çok sık gittim:) Bir de Decathlon var. En sevindiğim bu olmuştu.


Eğer UPT'deyseniz bizim gibi, bizim olduğumuz bölgede, bizim yurtlarda kalırsınız. Mutfak da dahil her yer ortak. Minik bir lavabo var odada, buzdolabı, 2 kapaklı bir gardırop (2 kişi için...) yatak ve masanız var sadece. Çarşaf, battaniye ve yastık veriyorlar yalnız. Yorgan yok. ama odalar aşırı sıcak oluyor, genelde tişörtle duruyorduk odada. Bu nedenle battaniyeye nevresim geçirmek yeterli olacaktır. Eğer sorun yaşarsanız Auchan'dan alabilirsiniz. Oda arkadaşım Özge Decatlon'dan tamamen açılan uyku tulumu aldı, bence en güzel hamle bu oldu:) Banyoda sıcak su her zaman vardı. Tuvalet genel olarak bizim katta pisti. Artık gözlerimizi kapatıp kullanıyorduk. Üstelik kapıyı kapatmayanlarla kavga etmeye de hazır olun. Ben duşa genelde temizlik günleri (pazartesi) veya tüm kattakilerin eğlenmeye çıktığı cuma veya cumartesi günleri giriyordum. Ancak her şeylere hazır olunuz, sevgililerle yanyana duşa girmeye, ortalıkta çıkardıkları çamaşırlara, şarkı söyleyenlere, tuvalette oyun oynayanlara, her şeye alışıyorsunuz zaten. :) Mutfağın yanında çamaşır odası var. Sistemde bir plana göre 4 saatlik randevu alıp çamaşırlarınızı yıkayıp kurutma makinesinde kurutabiliyorsunuz. Ütü yok, çok gerek de olmuyor. :) ama bir tavsiye, kurutma makinesini çok aşırı sıcaklığa getirmeyin, kıyafetlere ciddi zarar verdiğini düşünüyorum ve kurutma makinesinden çıkarır çıkarmaz hemen odanızda bir yerlere asın, o sıcakla ütülenmiş gibi oluyorlar. Mutfakta masa, lavabo, fırın ve mikrodalga var. Fırın ve mikrodalgayı kullanmak ister misiniz bilmem :) eşyalarınızı odanızda saklayın derim, çalıntı olmasa da karışma ihtimali oldukça yüksek :) Biz buzdolabımızın üzerine bulaşıklık almıştık ve her şeyimizi ona yerleştirmiştik. Mutfak kalabalıksa kaçırmayın derim. Çok eğlenceli oluyor ve başka kültürlerin yemeklerini öğreniyorsunuz. Çin, İtalyan, İspanyol, Romen ve Yunan mutfağına ait yemekleri tatma fırsatımız oldu. Özellikle İtalyanlar çok paylaşımcıydı. Sık sık bize pizza ve makarna yapıp ikram ettiler. Yunan arkadaşımız bana göre bizim Erasmus döneminin en değişik ve eli bol kişisiydi ve bize kendi yemeklerimizi sıkça ikram etti:) İspanyollarla ben son dönemde vakit geçirme imkanı bulduğum için oldukça üzgünüm. Ama yemek saatlerimizin aynı olduğu, hep beraber yemek yaptığımız Daniel'le hala görüşüyoruz. :) Daniel kalp ben.

Ulaşım çok kolay. Size lazım olan her yere yürüyerek gidebiliyorsunuz. Gitmeden önce Offline harita indirin derim. İlk anda gitmeyi düşündüğünüz yerleri haritada işaretleyin. Havaalanı, otobüs durağı, yurt, merkez, alışveriş vb. Böylece taksiye binseniz, taksici adresi bilmese bile oldukça rahat olur. (Özge hatırlıyor musun deli taksiciyi:) ) Bir de otobüs, tramvay uygulamaları var, onu mutlaka indirin. Hangi durakta olduğunuzu, nereye nasıl gideceğinizi inanılmaz kolay bulabilirsiniz. Örneğin Iulius Mall'a gideceksiniz, bu durağa tıklayınca oradan geçen bütün otobüs, tramvay ne varsa gösteriyor, size yakın durağı bulup dakikasını da kontrol ederek çok kolay ulaşabilirsiniz her yere. Bilet konusu ise size kalmış :) Ben gidince 1 tane bilet aldım, otobüse bindiğimde elimde tuttum, nasıl kullanacağımı bilmiyor gibi davrandım. polis gelseydi "ben yabancıyım, bilet aldım ama kullanamadım" demeyi düşünmüştüm. Hiç böyle bir sorun yaşamadım çok şükür (Özge yoksa yaşadık mı:) ), Üstelik Prag'da polise yakalandığımda en şirin ifademi takınıp aynı oyunu oynadım ve polis tatlı tatlı nasıl kullanacağımı gösterdi :)
Merkezden yurda giderken sağda bir çocuk parkı var, biz geceleri oraya giderdik. Çok eğlenceli, kaçırmayın derim:) Bega donduğu zaman üzerine çıkıp yürüdük (Evde denemeyiniz.) 2021'de Timişoara Avrupa Kültür Başkenti olacakmış. Bu yüzden yıl içinde konserler oldu, olmuş ve olacakmış. 2021'de kaçırmayın diyorlar, bakalım belki toplanırız!
Yurt dışına çıkıp gezmek konusunda bazı sıkıntılar yaşandı. Bizimkilere Schengen vizesi çıkmadı.. Ben o bölgeyi gezdiğim için tekrar başka yerlere gitmedim. Ukrayna ve Moldova'ya geçecektim ancak çok ciddi sağlık problemi nedeniyle acil Türkiye'ye dönmek zorunda kaldım. Hem Türklerin hem de oturum izni ile Romenlerin vizesiz gittiği yerlere gidebilirsiniz. (Balkanlar, Sırbistan, Ukrayna, Moldova ve Dubrovnik) Trenle ulaşım var, bilgi alabilirsiniz. Bir de Rynair'ı mutlaka takip edin, 5-10 euroya çok yerler gezebilirsiniz, hele ki yeşil pasaportunuz veya uzun süreli Schengen'iniz varsa :)

Yaklaşık 1 ay sonra size oturum izni almanız için e-mail gönderecek okul. 6 veya 7 tane belge gerekiyor. Yeni bir sağlık raporu alacaksınız, yine yurtlar bölgesinde bir binadan. 3-4 dakika sürüyor zaten, kadın bakıyor sağlamsın, hop mühür basıyor, bu kadar. İsmi kadar tatlı olmayan Anna Cucu (tam böyle miydi hatırlamasam da, gerçi döneminize ve binanıza göre değişir ama göre kendisi 11C'nin efsanesidir.) yurtta kaldığınıza dair belge alacaksınız. Okuldan öğrenci belgesi vs.. Çok yardımcı oluyor herkes. Zaten oturmuş bir düzen var. Daha sonra polis ofisine gideceksiniz, adresi okul verir zaten. (İmmigration Office) Yurttan yürüyerek gittik biz. Sanırım yarım saati geçti. Ancak çok erken saatlerde gitmenizi tavsiye ederim, öğleden sonra başka işlemlerle ilgileniyorlar ve sonra elinizde patlayabiliyor.. Ayrıca iznin çıkması sanırım 2 hafta kadar sürüyordu ve siz belli bir süre bu izinsiz kalırsanız kaçak sayılıyorsunuz. Polis sizi çevirip pasapotunuzdan ne zaman girdiğinize, hala çıkmadığınıza bakıp sorun çıkarabilir. (Hepsi efssane, doğruluğu hakkında bilgim yok.)


Bir de favori omletçimiz vardı, geç keşfetmiş olsam da... (Fotoğrafı eklesem de dik olarak yüklemekten vazgeçmiyor sistem...) Gece 2'ye kadar çorba yapan yeri bulup çorba için. Massimo 'da özel peynirli tatlılardan yiyin, Carturesti'ye mutlaka gidin ve sütlü çay için, hatta çayların hepsini deneyin. Iulius Mall'da veya Shopping City'de Dünya mutfağını tadın (Noddle, Meksika dürümü ve pizza dışında tatmadım, böyle konuştuğuma bakmayın.)
Özge ve ben akşamları çay partileri veriyorduk. :) Bu genelde bizim odamız oluyordu. Çinli arkadaşımız Jie bize Çin çayı içiriyordu, Pakistanlı karşı komşum Ali'yle domuz eti konusunda birbirimizin arkasını kolluyorduk. Afrikalı Josi bize danslarını gösteriyordu, İtalyanlar makarna yapıyor, Romen arkadaşlar bize destek oluyordu. Belçikalı Sofie bizi evine davet etmişti 2 kez, o anlar da bizim için çok özeldi. İspanyollarla farklı bir ilişkimiz oldu. Onlarla aile olduk. Çok özel günlerimiz oldu. Saatin, zamanın öneminin olmadığı bir 6 aydı benim için. gece 4müş, 5miş, umurumuzda değildi. Canımız istese Bega'ya yürümeye gidiyorduk, odada bunalıp merkeze çıkıyorduk, acıkınca shourma yemeye gidiyorduk. Uyku tutmazsa gidip Salih'le Ömer'i uyandırıyordum. Ders çalışamazsak birbirimizi zorla aşağı indiriyorduk, orada bile batak atıyorduk. :) Yılbaşında katta parti vermiştik ve sonra 4. kattaki partiye katılmıştık. Bizim başka ülkelerden olduğumuzu öğrenip bize yöresel danslarını öğretmişlerdi. Sanırım odaya döndüğümüzde 4ü geçiyordu.
Merkezdeki yılbaşı anını ise hayatım boyunca unutamayacağım. Balkanların dondurucu soğuğu, yağan yağmur kimsenin umurunda değildi. Her yer sıcak şarap kokuyordu, her yerde yemekler pişiyordu, herkes özgürdü en önemlisi. Şimdi söylesem anlamazsınız ama Popescu bile fotoğrafta! :)
Bir de komik bir anım var, aslında yazmayacaktım ama Oğuzhan'dan destek aldım:) Son günlerimde, ayrılmak için belge almak için merkezdeki binaya, Diana'nın yanında gidiyordum. Kapıyı açtığımda Diana'nın beni gördüğü andaki mutluluğunu görmeliydiniz. :) Karşısında bir Türk (Kendisi Oğuzhan olur) varmış ve bir türlü birbirlerini anlayamamışlar. Diana'nın mutluluğunun sebebi buymuş. :) Benim de almam gereken bir belge yokmuş, resmen beni oraya kader götürmüş... Ben biraz da sistemi bildiğim için, Oğuzhan'ın o an çözülemeyecek olan problemlerini de aldık, ancak kendisine kalacak yer 1 hafta sonra verilecekti, yani bizler çıkınca.. ne yapsak ne etsek derken, gel dedim, ben sana bulurum yer. Hemen bizim ekibe haber saldım ve Eren'in yanına Oğuzhan'ı yerleştirdik. Bunun için Timişoara'nın öbür ucundaki oteline gidip geri dönmek zorunda kalsak da, ben de yepyeni yerler görmüş oldum! :)
Hiçbir etkinlikten kaçmayın. Okulun tanışma toplantılarına, Romence kursuna mutlaka katılın. Biz çok tatlı bir tren gezisi yapıp 2-3 şehir gezmiştik tüm Erasmus ekibi olarak. Büyüleyici bir tren yolculuğuydu benim için. Tercihleriniz ne olursa olsun bir daha bu anları yaşayamayacağınızı bilerek günleri geçirin. Zaten size herkes saygı duyuyor. Alkol almıyor olabilirsiniz, çok seviyor da olabilirsiniz, kıyafetiniz, tavrınız inanın kimsenin umurunda değil. Size çok mükemmel gelmeyebilir ama gerçekten Türkiye'de aynı tadı alamayabilirsiniz. Herkesle tanışın, her yere gidin, her şeyi tadın. Sevmezseniz devam etmezsiniz. Ben hafta sonları dışarı çıkınca sıkıldığım için özel bir etkinlik yoksa katılmadım örneğin, ama yine de katıldıklarım bana yetti. :) Türklerle aile olmaya da hazır olun. Gerçekten hastalanınca, ağlamak istediğinizde, paranız bittiğinde, sorunla karşılaştığınızda birbirinizin annesi babası oluyorsunuz. (Sezer bana çay getirdiğin günü hayatım boyunca unutmayacağım.) Sıkıntılar her zaman olur, aşmaya çalışın. (Bunları söylerken melekmişim gibi oluyor ama o günleri dar ettiğim kendim ve diğer kişiler var, biliyorum. Örneğin Salih şuan "darlamanı bile özledim." diyor ama darlamam elbette böyle masum değil.)

Ve dönüş... Yeni yasa gereği öğrencilere bedava olan trenle Bükreş'e, oradan İstanbul'a ve Ankara'ya döndüm. Bu yolculukta yanımda Salih vardı. Diğerlerinden nasıl zor ayrıldıysam Salih'le ayrılmak da o kadar zor oldu. 5-6 gün sonra İzmir'e gidip döndüğümde Havaalanında Taner'i gördüğümde kardeşime kavuşmuş gibi sarılmıştım. Nitekim Ömer'in ve Salih'in düğünüme gelmesi de.. Hatta Ömer'le düğünümde dans etmek... Tabii hemen güldüreyim, ekte kendilerinin bize taktığı takı mevcuttur :)


Şimdi bana geriye güzel günler ve hepsinin anısı kaldı. Hepsinin kalbimde ayrı bir yeri olsa da en büyük pay Ömer ve Salih'e ait. Bir de bir daha öyle bir insanla karşılaşır mıyım bilmiyorum ama bana o günlerden kalan Narcis oldu... Kendisi bana orada babalık, sonrasında dostluk yapmıştır... Kimya mühendisliğine gidenler, önceden bilgileriniz tarafımca kendisine iletilmektedir :) Hayatım boyunca unutamayacağım günleri veda fotoğrafımla bitiriyor, benden sonra gidip, bana ulaşıp soru soranlara ve soracaklara yararlı bir yazı olmasını umuyorum. Size "Romanya mı?" diyeceklerdir, aldırmayın. Unuttuğum, eklememi istediğiniz şeyleri yazın, sorun.
Şarkı önerileri :) (Bu sefer neşe içerir! :) )
1. şarkı üstelik bir Türk remixi içeriyor!
2. şarkı karaoke gecelerinin vazgeçilmezi :)
En yakın arkadaşıma çektiğimiz video
Bir ödev için bizi çektikleri video :)
En yakın arkadaşıma çektiğimiz video
Bir ödev için bizi çektikleri video :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder