14 Ağustos 2024 Çarşamba

 


"Kendi hikayesi ama anlatıldığı gibi değil."*

 

    Hayatını başkalarından öğreniyorum Ayhan. Nerede uyuduğunu, hangi akşam kimlere gittiğini, o gün mutlu mu yoksa mutsuz mu olduğunu, herkesin içinde ağladığını, kahkahalarını, seni kimlerin kucaklarında teselli ettiğini, bugün çok mutluyduları, gözleri dolu doluyduları, başka masalarda söylediğin şarkıları, içtiğin rakıları, artık benimle olmayan kaç sigarayı, dün akşam bizim evde yemekteydileri başkalarından duyuyorum. Sen anlatmıyorsun. Gerek mi görmüyorsun, benim dahil olamadığım o anları bilirsem üzülürüm mü sanıyorsun bilmiyorum. Sitemlerimi yanıtsız bırakıyorsun, bir gülüşle, kırık ve asla karşılığını vermeyen ufak bir gülüşle geçiştiriyorsun beni. Uygun zamanlarında artık eskisi gibi aramadığını da biliyorum. Gel demiyorsun, geliyorum demiyorsun, geldim demiyorsun, hadi sigaraya demiyorsun, bu gece uyuma demiyorsun, erken kalk demiyorsun, yok oluyorsun. Ne de güzel yok oluyorsun Ayhan. Seni bu dünyada en çok tanıyan olarak sana uzak kalıyorum, yabancılaşıyorum, 1 hafta, 1 ay, 2 ay, 6 ay, 1 yıl.  Nerede uyuyorsun Ayhan? Akşamları karnın doyuyor mu? İçiyor musun, sevişiyor musun? Üzgün müsün, iyi misin bilmiyorum. Sana yıllar önce ‘başkasının cümleleri daha uzun’ demiştim, yıllar sonra senin aslında kısa cümleler kurduğunu anlıyorum. Bana. Asıl beni üzen de bu.

 

Elim senin çaldığın bir teybin düğmesinde basılıydı, basılıymış, seni bu kadar canlı ve sesli yapan benim elimmiş. Elimi düğmeden çekiyorum. Geri sarıyorsun, bantın düğüm oluyor, düğüm oluyorsun. Asla ilerlemiyorsun ben seni sırtından itmezken. Beni doyurmuyorsun, ben senin hala o kafeste aç bıraktığın kuşum. Susmayı da öğreniyorum artık. Aç ve sessiz bir kuş. Beni özgür gökyüzümden çekip sakladığın o kafeste, hala gizlice yaşamaya çalışıyorum ama seni ben mi sen yaptım? Seni ben mi benim yaptım? Seni ben mi sevdim sadece Ayhan? Neden yoksun? Neden son mektubumdaki fotoğrafı göndermedin bana? Neden o şarkıları dinlemedin? Neden okumadın yazdıklarımı?

 

Ben mi sıkıştırıyorum seni, yoksa sen mi tutmuyorsun verdiğin sözleri. İşte bunu daha şimdi görüyorum Ayhan. Öyle güzel yok oluyorsun ki yavaş yavaş… gittikçe silinen yıldız tozu gibi. Gözlerimden akan yıldızlar gibisin, sarı ve yaldızlı. Dilek tutup hiç beklemeyeceğim. Bunu sen öğrettin. Bunu da senden öğrendim.

 

14.08.2002 

Önerilen Şarkı: Beni böyle sevme 

*Ayfer Tunç-Evvel Otel-Saklı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder