28 Ocak 2013 Pazartesi

m.

Bedenim...

(Şimdiye kadar kendime aynada bile bakmamıştım. Yetiştirilmeden kaynaklı olduğunu sanıyorum, hiç sorgulamadım bedenimi. Bacaklarım ince miydi, kalın mıydı; belim ince miydi, kalın mıydı mesela. Bilmiyorum. Bu konular açıldığı zaman hep utanır sıkılırdım.)

Aşk denilen şey, bazı duyguları coşturduğu gibi bazı şeyleri köreltince kendimi bir gün onun karşısında çırılçıplak buldum. Bütün utancım, bütün çekingenliğim gözlerime doldu. Beni oracıkta sadece duygularımla o bırakmıştı, kendi elleriyle. Gözlerini şaşkınlıktan açılan gözlerimden ayırmadan yapmıştı bunu. Ne üzerimde zayıf gösteren siyah elbisem, ne çok paralar harcadığım kaliteli çamaşırlarım vardı. Kendimi olduğumdan farklı değil tamamen olduğum gibi görüyordum şimdi; karnımdaki benimle, aldığım biraz kilodan dolan belimle. Vücumda dolanan gözlerini henüz bir kaç saattir tanıyordum. Hayır sarhoş değildim, henüz. Ne olduğunuysa anlamamıştım, evet.

(İlk defa adım attığım bir şehirdeydim. Hiç tanımadığım birine bu duyguları hissediyor olmam onu yeniden kolayca hayatımdan çıkaracak olmam demek değil. Bugün bu evde yaşananları unutamayacağım. Ne kadar inkar edersem edeyim, onu artık hayatımdan çıkarmam mümkün değil.)

Bana aşık olduğunu fısıldarken aralara ilk görüşte aşkı sıkıştırıp durdu. Yüzünü ellerime alıp onu sardım. Duygularım beynimi uyuşturuyor, hissettiklerim beni sarhoş yapıyordu. Bedenimi kontrol edemiyordum. Sanki defalarca bunları yaşamışım, onu senelerdir tanıyormuşum gibi hissediyor hatta davranıyordum! Bu nasıl mümkündü?

(Beni duvarı duvar kenarından çekti, kendine doğru çekti. Yüzümü ona dönünce, o da başını boynuma saklayınca duvardaki tabloları gördüm. Onları oraya neden asmıştı? onlara bakınca mesela, ne hissediyordu? Bunları bana bir gün anlatacak mıydı?)

Vücudumun onun için yaratıldığından bahsetti. Uzun boyluydu, çok uzun boyluydu hatta. Etrafında bunları söyleyebileceği çok insan olduğundan emindim, bunları söyleyeceği çok insan olacağının da farkındaydım. o an bunu görmemezlikten gelmek zorunda olduğumu biliyordum. O bana iltifatlar yağdırırken, o bana aşık olduğunu söylerken, o kocaman kollarıyla beni sararken ben hep sustum. Odaya vuran ışığı ve odada var olan o muhteşem koku her şeyden farklı.

(Teninin sesi hala kulaklarımda.)

O şehirden döndüm. Beni bir daha aramadı. Neden ondan bir hayat beklemiştim bilmiyorum.

Dudaklarından odaya dökülen ve kalbime giden bütün sözlere inanmıştım oysa...

---28.01.2013/  Bana bunları yazdıran Alix'e teşekkür ederim.---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder