24 Aralık 2014 Çarşamba

Dünyanın en güzel sabahına uyanıyorum. Gün, kış gelmemişcesine aydınlık. Güneş odamın içinde gibi sanki, koca evreni, gökyüzünü, balkonu, kapımı aşıp yatağımın yanına kurulmuş. Gözlerimi açıp ona bakmakta zorlanıyorum önce. Gözlerim uykunun karanlığından çıkıp ona alışınca kollarımı açıyorum. Beni almaya geldiğinden eminim. bu sefer diyor, bu sefer kesin.

Montumu giyiniyorum. artık büyüyen karnım nedeniyle hayli zorlanıyorum. Botlarım ve atkımla hazırım. sizin peşinizden geliyorum diyor güneş. Çıkıyoruz kapıdan. Dünya etrafımda dönüyormuş gibi hissediyorum, gün de güneş de bende artık. ya da son denmeli mi? benimle birlikte yok olacak bu koca dünya!

karnıma yaklaşıyor en çok. Soğuktan koruduğum bebeğime. Gökten ayakları kayıp yeryüzüne düşen yıldızlar gibi yağıyor karlar. Bense sonu duyumsuyorum. Muhteşem sonu. içim ürperiyor, onun içimde, karanlıkta ve beyaz sıvıdaki yüzünü getiriyorum gözlerime.

"Zamanı gözlerimde sayan kim!"

anlamıyor güneş. ANLAMASIN

KOŞUYORUM VE ATLIYORUM! ZATEN BEN KENDİ KENDİMİN MEZARIYDIM. GÖKYÜZÜNE BULANIYORUM. BEBEĞİMİ BIRAKIYORUM BACAK ARAMDAN KOCAMAN KARNIMDAKİ KOCAMAN BEBEĞİ BOŞLUĞA BIRAKIYORUM. EVRENE BIRAKIYORUM İKİMİZİ RUHUMU BIRAKIYORUM SİMSİYAH EVRENE UZAYA BAŞKA GÖKYÜZLERİNE BAŞKA GÖKTAŞLARINA VE BAŞKA GEZEGENLERE

BENİ AYA GÖMSÜNLER BENİ. BENİ AYA GÖMÜN AYA!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder