5 Kasım 2016 Cumartesi

8 den geriye 7siz. 7yi sevmem mümkün değil.

Kış kapıya dayandığında ister istemez eski alışkanlıkları yapmaya çalışıyor bünyem. Ne garip, aradan 15 sene geçmesine rağmen, ne zaman kış vakti hava kararsa bende aynı his.

Bir keresinde bir taşa takılmıştı ayağım. Yine bir ümitle evimden çıkınca sağ tarafa yürüdüğüm yolda, eski evimden. Bir hafta boyunca amacıma ulaşamamış, bu sefer bu işi taşa bırakacağım demiştim. Benimle birlikte gelmişti 3 saat boyunca. Ayağımla vuruyor, yol ayrımlarında ne tarafa giderse o tarafa gidiyordum. yol bitiyor, evimin önüne geri geliyordum. Tam 6 kere. amacıma yine ulaşamamıştım. Yine karşılaşamamıştım.

Bir keresinde bir şarkıya takılmıştı kulağım. Yine bir ümitle evimden çıkınca sağ tarafa yürüdüğüm yolda, eski evimden. günlerdir bazen hızlı bazen de yavaş yürüyerek bir şeyleri yakalamaya çalışmıştım. O şarkı da bazı yerlerinde kalp atışlarımı bile peşinden sürükleyecek kadar hızlanıyordu ve bazı yerlerinde sadece olduğum yerde durmak istiyordum. Bu sefer dedim, işi şarkıya bırakıyorum. koştum, durdum, oturdum, yürüdüm, yavaşladım, hızlandım, koştum, aralarda ağladım bile hatta. tam 5 kere. Yine bulamamıştım.

Bir keresinde bir durağa takılmıştı gözlerim. Yine bir ümitle evimden çıkınca sol tarafa yürüdüğüm yolda, eski evimden. Bir cesaret beklemeye karar vermiştim. Bu kez de otobüs getirsin bakalım! 8 sayısını severim, tam 8 otobüs bekleyecektim. otobüs köşeyi hızla dönüyor, önümde yavaşlıyordu. İçine bakıyordum. yine yoktu. gidiş gelişlerle tam 4 kez gelip gitti otobüs, Yine görememiştim.

Bir keresinde bir kitaba takılmıştı aklım. Yine bir ümitle evimden çıkınca sağ tarafa yürüdüğüm yolda, eski evimden. onu raflarda bulmuş, içinde bir sır olduğunu düşündüğüm, bulabilirsem çözüm yolumu da bulabileceğimi sandığım. sayfalarını gözümden kaçmasın diye parmaklarımla ilerleyerek okuduğum. Oradaydı "çam ağaçlarını bırakıp gitme" meselesi. Tam 3 kez okudum. ezbere biliyorum şimdi. Yine çözememiştim.

Bir keresinde bir sona takılmıştı aklım. Bu sefer evimdeydim, eski evimde. daha önce o kafesin kapısına kendimi hiç bu kadar yakın hissetmemiştim. Göğsümü açmıştım. ellerimle derimi yırtmış, kemiklerimi aralamıştım. kendi kendini içimde kurutmuş, kuru bir ömrü alıp havaya atmıştım. Giderken kırmızı camlara gözlerini dikmiş bense yalnız bakakalmıştım. 2. kez yalnız kalmıştım. Bu sefer çok iyi anlamıştım.

Bir keresinde bir başlangıçtaydım. Bu sefer yeni evimdeydim. Bana bakmıştı. O an dünyada benden güzeli yok gibiydi. Keşke onu, beni severken görebilseydiniz. Kalbine odaklanmıştım. Siyah ceketinin üzerinden gözüküyordu. çiçekleri vazoya koymuştum. Ellerim titriyordu. Ellerimi tutmuştu. Bu bir ilandı. İlk ve son kez. ona kahve yapmıştım. İçerken gülmüştük tuzlu kahvesini. fotoğrafını çekmiştim. bir söz diyordu " ama günü zaten kimse unutmadı." o da bir söz vermişti. Odamda, yeni odamda, kitaplığımın önünde. Bu anın tarifi yok. Keşke onu beni severken görseydniz. Benimle dans ederken "çok güzelsin" diye defalarca sayıklayışını, o an herkesin bizi izleyişini. işte aradığım buydu, gün ışığında çok net görmüştüm. Sır buydu. 1 kez daha, şükretmiştim. İyi ki...
Romanya

Bu sefer de Barış Manço çalıyor, 
Bahçede Hanımeli,
Eski evde.
Ah bu şarkıların gözü kör olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder