5 Ocak 2017 Perşembe

Mektuplar dolusu ölüm yazdım, biri.


Sevgilim,
Seni son gördüğüm gün bana bir defter vermiştin, günleri yazmamı istemiş, üzerine sen de not düşmüştün: Yeşil Hanım, veda vakti geldi.

Bana günleri soruyorsun. Sana her gün yazmaya çalıştım. İlk günler kardeşimin, annemin ve babamın hasretiyle zordu. Böyle ayrılık dünya görmüş müydü? Benim gözüm hatta kanım dahi kan ağladı, kendi içini kusan içimi gördüm gözlerimle. Sana yazmak, olanları daha netleştiriyor, bana daha acı veriyordu. Sonraları toparlayınca sayfalar tuttu yazdıklarım, resimler çizdim, faturalarım. Aramızda 1300 kilometre var. Kar önce buraya yağıyor, soğuk önce burada. Ülkeme düşen bombaların, yaktıkları insanların, onlarca insanı öldürdükleri silahların kokuları bile burada. Burada, ülkemden uzakta, aslında öyle mutsuzum ki...

Sana bunu söylediğimde her daim bana "Önceden hayalin neydi?" diyorsun. Yıllarca şuan yaşadığım hayata kavuşmak için uğraşmıştım doğru... Birkaç kez ucundan döndüğümde günlerce yatağımda ağlamıştım. Oysa şimdi, ırkımın bir zamanlar yaşadığı, izlerini hala gördüğüm şirin mi şirin bir şehirde, huzurlu sayılsam da...

Sevgilim,
Ben de delirdiğimi hissediyorum. Sana yıllarca bir gün kendi canıma kıyabileceğimi, beni kaybedersen yalnız bunun  yüzünden kaybedeceğini anlatmıştım. Son yıllarda nasıl toparlandıysam, ölmekten nasıl uzaklaştıysam şimdi o kadar yakınım. Bulaşıklarımın içinden çıkan sinekler, lavabodan büyüyen böcekler, havada uçuşan tüyler, başka parmak izleri dolu masam, ölmeklere itiyor beni. Yıllarca sağ ayağımdan şikayet etmiştim, kesip alın diye yalvarmıştım bazen. Meğer o ne dayanılır acıymış, sol bacağımın ağrısının yanında. Lavabodan gelen böcek, her adımında büyüyerek yanıma gelip büyük bir açlıkla ısırmıştı sol bacağımı, dizimin üstünü. Zehrinin kemiklerimin içinden tersine aktığını, kalçama doğru yayılan bir sancıyla hissetmiştim. Kalkabilsem yerimden, bıçağı geçirip elime kendimi kesecektim, sevgilim deliriyorum sevgilim deliriyorum!

Bugün ise zehir kansere dönmüştü gece. Korkumdan ağladım. Kan ve ter içinde kanserli vücudum, ya ülkeme dönemezsem, ya burada tüyler içinde delirirsem, hatta kendi canıma burada kıyarsam bir anlığına? kanser beni kollarımdan sararsa, ben seni saramazsam diye korkumdan...

Sevgilim,
Günleri soruyorsun. Günler içime akıyor. Kaynar su akan musluk, fırınlarda ısıtılmış demir misali, soluk ve yemek borumu yakarak geçiyor günler. tüyler boğazımda, böcekler, paslar, sinekler. Deliriyorum günler geçerken. Kendimden korkuyorum.

Günleri soruyorsan hala, günler korkarak geçiyor.

Romanya...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder