29 Mayıs 2018 Salı

Çiçekli Mektup


"Birdenbire boşalan yolların
ortasındayım,
hedefler hep 
hep çok kolay olmuştu.*


Oldukça geç bir zamandı, hayli geç. Şimdi sen bu durumu abarttığımı düşüneceksin, üzerinden gerçekten yıllar geçti. Mevsim menekşeleri geçip çuhalara yetişmişken, zaman kalbimi yokladığında tam 23 yıl; bunun farkına ilk vardığım zaman bile 12 yıl fazlam vardı. Şimdi parçaları birleştirdiğimde daha iyi anlıyorum. 30 yıl önce, ilk günümde de zaten her şey için çok geçti.

Doğduğum gün bir mektup yazmak istemiştim sana. Dünya'da, yeryüzünde bir yerlerde nefes aldığını hissetmiştim ve garip bir hüzünle ağlayıvermiştim, pencere çiçeklerinin önünde. Onlar benim neden ağladığımı bilmezler ama sen artık biliyorsun. O hissi hala saklıyorum sağ avucumda. İnan hiç bırakmadım.

Sana göstermeyi denemiştim, sağ avucumu. Doğduğum günden 12 yıl sonra, seni gerçekte ilk gördüğümde. Hissim, seninle ilk kez yanyana geldiğimizde ağrığında, bahçede, erik çiçeklerinin altında, serinlik henüz gitmemişken. Hatırla, avucumda ne sakladığımı çok merak etmiştin. Israrlarına dayanamayıp göstermiştim sana. Sen görememiştin; dokundurmuştum, hissedememiştin. Erik çiçekleri küsmüştü sana, renkleri dökülmüştü, ağaç kurumuştu.

Bir mevsim sonra bir de kağıt vermiştim sana. Bir mektup. Ürpertiyle karışık heyecanla. Begonvillerden güç almıştım, bahçelerden taşışlarından. Senin mektubu görünce dudağına yerleştirdiğin gülüşten etkilenip aldanmıştım sevindiğine, duygulanmıştım. Oysa daha önce görüp hissedemediğin daha fazlası vardı avuçlarımda. Ayırt edememen ne kadar yazıktı, begonviller bile geri çekilip bahçede ağlamıştı.

Her şey için çok geçti, gördün. Kuduzotlarının da son zamanı. Onlar solmaya yüz tutarken sana, sana rağmen katlanmak. Görmez gibiydin beni, tenimi, avuçlarımı, gözlerimi, kokumu. Oysa senin kokun bir camdı derinin üzerinde, ismin çoğalışımdı kendi içimde, arttıkça doyduğum, sonraları boğulduğum. Bu yüzden 23 yaşımı yaşama isteğimle senden sıyrılmıştım.

Şimdi burada gün güzelleri, frezyalar, obrizyalar, japon çiçekleri, hüsnü Yusuflar. Sevgilim, sana bu mektubu mezarımdan yazıyorum, karabiber ağacı altında. Her şey için çok geç olduğunu 30 yıl önce de hissetmiştim.

"korkma bebeğim,
hepsinin sonu aynı,
çok yukarılarda biriymiş,
beni aldı."*


Önerilen şarkı için tık tık: Pencere önü çiçeği

*Mavi Sakal-İki yol


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder