26 Mayıs 2016 Perşembe

Onu yıllar sonra gördüm. Çok garipti, yediğimizin içtiğimizin ayrı gitmediği yılları tüketmiştik. Eskiden çok şeyi paylaştığımızı, çok şeyleri daha birbirimize sözle ifade etmeden gözlerimizden anladığımızı hatırladım. Gülümsedim. Kaderin bu yönünü sevmediğimi bir kez daha düşündüm. Uzaklıkları sevmiyorum. Uzaklık girmesini sevmiyorum ama kaderi de elimle yontamıyorum.

Onu yıllar sonra gördüm. Bana anlattığı hikayeyi hatırladım. Aslında ilk andan sanırım son görüştüğümüz güne kadar hikayesi aynıydı. Onu dinlemek hoşuma giderdi. Bir insanın karşısındakini bu kadar sevebileceğine, şaşardım. çünkü karşısındakini bir şey ummadan seviyordu. Bana farklı gelen buydu. Belki de bu yüzden severdim dinlemeyi. Aradan seneler geçmesine rağmen, hala dinlemeyi.

hep "ondan başkasına sarılmadım." derdi, "yemin olsun ki sarılmadım."

(Burada Ahmet Kaya giriyor yine "SÖYLE YAĞMUR ÇAMUR DEĞMEDİ YÜREĞİME")

Onu yıllar sonra gördüm. Evlenmişti. Önce şaşırdım. araya uzun zaman girmiş olabilirdi ama o anlattıkları, o yerlere göklere sığdıramadığı sevgi, benim o inandığım sevgi bitmiş ve bambaşka bir insana mı verilmişti? anlayamadım. sormak istedim, soramadım. Çok mutlu olduğunu anlatınca sevindim ama dinlemek istedim, nasıl olmuştu? anladı. Gökleri anlattı.

"Şimdi sana her şeyi anlatmak nasıl zor. yemin ederim o iskeleye gitmedim ama o buna inandı. Doğum günümdü. 18 yaşımdaydım Yemin olsun ki başkasına sarılmadım. Sadece yalnız kalmak istemiştim. İçim öyle doluydu ki içimi denizlere dökmek istemiştim. Ama yemin ederim iskeleye gitmedim. ona iskeleye gittiğimi söylediler. başkasına sarıldığımı. yalnız kalmak istedim diye yollarımız ayrıldı. kendime yeni yollar çizdim. eskisinden farklı. Zaten ben o eski yolda hiç değilmişim, ona eşlik etmişim. kendimi onun gözünden bakınca gördüm, o yol benim değilmiş. Bir nevi iyi oldu, doğum günüm ve yalnız kalma isteğim. Ama iskeleye gitmedim. başkasına, başka hiç kimseye sarılmadım. rüyalar gördüm, yollar gördüm, şehirler, ülkeler gezdim. insanlar tanıdım, insanlar sevdim, insanları kaybedip ölüler gördüm, ölüler gömdüm. Penceremin önünde bekledim, nefessiz kaldım, hastanelerde yattım, denizlerde yüzdüm tek başıma, sokaklarda dolaştım, bilmediğim yerlere gittim, öldüğüm geceler oldu, öldüm sandım, ellerimin kesildiğini hissettiğim uykularım oldu, kabuslarla uyandım, sabaha kadar uyumadığım geceler oldu, gün boyu uyuduğum gündüzlerim, eriklere tırmandım, kirazlar topladım, şiirler okudum, sevdiğim yemekleri yaptım, başka adamlar sevdim, başka şehirler gördüm, belli etmedim, sırlar tuttum, kendi sırlarımı içime döktüm, şans diledim, şarkı söyledim, şarkılar dinledim, iskeleye gitmedim, başkalarına sarılmadım.

O buna inandı.

Sonra başkasını sevdim. Evlendim. Güzel bir yuva kurdum kendime. 

O buna inanmadı.

Rüyama girdi bir gece. yüzüne baktım. iskeleye gitmediğimi, benimle neden bir daha asla konuşmadığını sordum.

Seninle sonu olmayan konuşmalar çok saçma dedi.

Uyanınca iskeleye gittim. şarkılar dinledim. üşüdüm. yüreğime yağmur o gün değdi, çamur da. Eve dönüp kocama sarıldım, sıcacık tenine sarıldım."


eğilip  kalbini açtım, içine baktım. yağmur da çamur da yoktu.
aldanmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder