Bugün yazmak istedin. İçinden geçenleri, içinden geçip kaleminden dökülmeyen ve diline gelemeyenleri. İhsan amcayı, Tiran'ı, Kotor'daki "art" yazılı kalemsi müzeyi. "Where are we now?" demiştin yemek yediğin yerin sahibi olan yunan gence. " How can I go to syntagma?" arkanı dönüp " yıllar önce rol aldığım tiyatro sintagma da geçmişti" demiştin.
Üzerinden 8 yıl geçtiğini bunu söylerken fark etmiştin.
İhsan amcayı yazmak istiyordun, Tiran'ı, Mostardaki konsolosluğu. Türk çarşısıymış, Mostarda cevapi köftesi yemiştin.
"ımmm water.. with mineral or only water?" demişti köfteci kız. " with mineral" demiştin. Syntagma da öğrenmiştin.
İhsan amcayı görmüştün. Konsolosluğun az ilerisinde. Türk çarşısıymış. " bizim eve de geldi çetnikler" demişti.
"Hanım gebe kalamaz dedim de dinlemediler kapıp götürdüler" demişti.
Ne zaman sonra anlamıştı sırp bozmaları bebeğe duramayan bir kadın rahmini? Dönüp o kadının 13 yaşındaki kızını aldıklarında mı?
" aaa böyle gebe olunurmuş " mu dediler kızcağızın karnına sırp oğlanı düşünce, ne dediler?
" bizim komşu bizden de şanssızdı" demişti İhsan amca. " onun oğlunu da sıraya dizip kurşuna dizdiler"
Çok şanslıymışsın demiştin içinden..
Tiran'ı anlatmak istiyordun. Yazmak; dinleri. katolikle ortodoks görmüştün Belgradda. Şu şapkalı kadın girip mumu yakmış 4 el işareti, tamam; bitti. "Katolikler kiliseye kapanıp girerler İtalya'da" demişti ilk arkadaşın.
Elif sen ilk duanı ne zaman ezberledin?
"Bu kitabı al, namaza bununla devam edebilirsin. Pek dua bilmem deme zamanla öğrenirsin"
" Bismillahirrahmanirrahim yaz defterinin arkasına yazılılardan önce oku."
Mustafa demişti bunu henüz 10 yaşındaydın. Ne olduğundan habersizdin sonra yazmıştı defterinin arkasına. yuvarlak a lar uçları hafif döndürülmüş l harfleri. küçük boy defterinin arka kapağına tam ortasına. dümdüz silik kurşun kalemle.
"adın gibi ol."
Tiran'ı yazmak istiyordun Elif. Elbasan'daki düzenli tarlaları. Tepeden inerken büyülenmiştin. Bütün dünya ayaklarının altında gibiydi. Tiran' a az kalmıştı. İsmini sevmiştin oranın sadece oraya gidince sadece ismini sevmiştin. Halil Vedad mı sevdirmişti Tiran'ı sana yoksa. Otel odası, Prag'dan kalkan tren.
Neretva gibi. İsmini sevmiştin.
"Uzo içer misin Elif? çok güzel hafiftir kokla istersen önce?"
"Ben alkol kullanmıyorum amca sağol."
"aaa tercih meselesi tabii. Tercih bu. Şarapta var içerde istersen. Ah pardon alkol. Tercih tabi kızım tercih. Biz Yunanistan'da kala kala uzoya alıştık tabi ama seninki de tercih meselesi tabii"
Tiran'a geliyordun. İskender bey heykeline doğru dönünce, arkanı da camiye verince tam karşıdaydı türk lokantası adı" turkaymış" yolun ne tarafında olduğunu anlatamamıştı satıcı yarısını türkçe anlatmış sonra da " left left. dön left" demişti.
Tiran'ı sevmemiştin elif. Biraz da sana benzemişti. Eski ve pis sokaklarından neler geçip, neler gitmişti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder