Üniversiteye ilk başladığım yıllarda o derinlerce incelediğimiz kimyanın, saatlerimizi kimyasallar yüzünden baş ağrıları ile geçirdiğimiz laboratuvarın, diferansiyel denklemlerde incelediğimiz tonlarca bernoulli bilmem ne türevlerinin, akışkanlar mekaniğinde gördüğümüz şeylerin, stokiyometri de kilolarca işlemleri incelediğimiz durumların, termodinamik, sayısal analiz, kinetik, girişimcilik bilmem ne bütün bu konuların bana bir yararının olmayacağını düşünürdüm. Üstelik bunları ingilizce öğrenmek!
Ama şimdi akışkanlar mekaniğinden kinetiğe, diferansiyel denklemlerden girişimciliğe bütün konuları günlük hayatımda uyguluyorum. Şöyle ki, bir plastik şişeden bir bardağa su dökerken, akış hızı arttığında suyun şişeden dökülmesi sırasında hacim azalır, basınç artar. plastiğin elastiklik sınırına ulaşınca hacim daralması maksimum olur ve daha fazla büzülme mümkün değildir. Böylece suyu içine yeniden hava alarak boşaltır ve bu sırada laminer-türbülent dengesi yerle bir olur suyun akış hızı değişir şişe basıncın yeniden düşmesi ve hacmin genişlemesi ile garip davranmaya başlar. Peki akış hızını sabit tutup bunu düzenli yapsak?
Hangisinde daha az zaman harcanır?
Yani açı kaç olmalı!!
Bu açıyı da buldum.
Şu yemeği yaparken tuzun iyonlaşması ile, hangi malzeme tuzu daha çok içine çeker? hangisi o iyonla birleşir?
marketten aldığım diş macunları ve sularında neler var ve pH lar nedir?
Biz bu eve plastik kaplar alıyoruz ancak cam alsak ve bunu sağlık-para grafiğine geçirsek, eğimi yüksek olanı mı alacağız?
Işığı alığımda aldığım verimin, açmadığımda cebime giren paranın beni mutlu etmesine verdiği oran kaçtır?
ışınlanmayı bulmaya harcanan düşünce zamanı yavaşlatmaya çalışsa daha karlı olmaz mıyız?
sahi ya, zaman... zaman ve para.
Ve şu 4. senede öğrendiğim en önemli şey: mühendis isen insan değilsindir. Sinema, gezme, kitap okuma, arkadaşlarınla görüşme imkanlarının türevi sıfırdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder